15 Mart 2015 Pazar

Work&Travel - Atlantic City, New Jersey

Merhabalar efenim,

Work&Travel maceralarımı yazacağımdan bahsetmiştim önceki yazıda bugün başlamaya karar verdim. Tarih itibariyle işler muhtemelen çoktan seçilmiş ve şehirler belli olmuş olacağından süreç hakkında değil de Amerika'daki hayat hakkında biraz bilgi vermek isterim. Buna da Amerika'da ilk durağım olan Atlantic City, New Jersey ile başlamak mantıklı geldi.


Bu hususta da en baştan yazmaktansa daha önce bana ulaşmış bir kaç arkadaşa attığım bilgi maillerinden bir kolaj yapacağım, umarım faydalı olur. Bunlar haricindeki sorular için yorum yapabilir veya mail atabilirsiniz. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Başlayalım..

"Merhabalar mail adresinizi TurkishWAT sitesinde gördüm ve Atlantic City'de WAT yapmıs oldugunuz için  sakıncası yoksa size danışmak istedim.Ben ve 2 arkadaşım AC'de amusement parkta çalışmayı düşünüyoruz. Sizce AC WAT için ideal bir yer midir? Amusement park hakkında bılginiz var mı? Konaklama ücretleri nasıldı? Sormak istedim, rahatsız ettiysem kusura bakmayın. İyi günler.."

Merhaba;

Doğru, WAT maceram AC'de başladı fakat çeşitli sebeplerden ötürü orada kalamadım. 10 gün kadar kaldıktan sonra ayrıldım. Ama yardımcı olmaya çalışayım.

Kalmadığım halde o kadar uzun bir mail yazacağım ki, şimdiden kusuruma bakmayın.. :)

Bahsettiğiniz Amusement Park, Steel Pier olsa gerek 1000 Boardwalk, AC. Zaten başka eğlence parkı yok AC'de.

SP ben gittiğimde henüz yaz için hazırlıklarını tamamlıyordu ve 17-18 haziranda açıldı. Zaten AC'de sezon o tarihte başlar. Ben 11 inde gittiğim için bu süre boyunca beklemiş ve AC'yi keşfe çıkmıştım. Ama yine de gidebildiğin kadar erken gitmekte fayda var.  Amerikanın genelinde de yaz sezonu 3 eylül'de biter. Öyle ki 3 eylül'de çalışmaktan canından bezer, 4 eylül'de hiç bir şey yapmadan beklersin bütün gün. O kadar net bir tarihtir, dolayısıyla gidiş-dönüş tarihlerinizi buna göre ayarlayabilirsiniz.

SP'de Ride Operator, Game Attendent, Food Serving ve Ground Keeper pozisyonlarında çalışabilirsiniz. Tamamında saatlik ücret aynı, bu sene 7.35 idi, vergi kesintileri falan çıkarıldığında 6-6.50 dolar arasında eline geçer, tabii seneye ne olur bilmiyorum.

Onun dışında SP çok fazla eleman alır. O kadar ki aldığı elemanlara saat verememe durumu yaşanır ve kimse sizi umursamaz. Ama çok garip bir şekilde bazı elemanlara da o kadar fazla saat verir ki artık işe gitmekten bıkarlar. Bunun yanında over-time ücreti yoktur. Normalde ABD yasaları gereği haftalık 40 saatten sonra her saat için 1.5  katı ücret alman gerekir ama SP de 60 saatte çalışsan 7.35 üzerinden ücret alırsın. Tabi 60 saati alabilirsen. :)

Pozisyon olarak ne düşündünüz bilmiyorum ama ben hepsinden bahsedeyim;

Ground Keeper; bildiğin çöpçü ya da hademe, hizmetli ne dersen.. Bütün gün elinde süpürgeyle dolaşır, eşya taşır, boya yapar vs. 1 kelime İngilizce konuşmaz. Kesinlikle tavsiye etmiyorum.


Food Server; garson gibi değil de büfe tarzı yerler var, buradaki pamuk şeker vs. satan yerler gibi orada çalışırlar. Hotdog vs satarlar. Yada en uç kısımda Beer Garden var orada çalışırlar. Görünüşü iyi olan gençleri çalıştırırlar. Manager işi anlatırken "Girls must be sexy!" der.

Game Attendent; balon patlatıp ya da basket, gol atıp hediye kazanılan stantlarda çalışırlar.

Ride Operator; bunu biliyorsunuzdur zaten, oyun parkında bulunan aletleri çalıştırır, binenlerin kemerlerini bağlar çözerler vs. 

Mesai süresince 15 ve 30 dklık molalar vardır. 15 dk dan emin değilim ama 30 dk olanlarda saatinizden düşerler.

Yemek bedava değil indirimlidir ama zaten çok pahalı olduğu için indirimli hali ucuz değil, normal olur. Aletlere binmek ücretsizdir. Helikopter hariç. 

Sanırım SP hakkında yazabileceklerim bu kadar. 

Şahsi görüşümü belirtmek gerekirse ben kendimi kandırılmış hissetmiştim, AC'ye gidip bunları öğrendiğimde. Diğer işlerin istisnasız tamamında daha yüksek ücret verilir, kimisinde tip, kimisinde yemek, kimisinde ikisi birden vardır. Ve bildiğim kadarıyla park hariç bütün işler iç mekandadır dolayısıyla başınıza güneş geçmeden, muhtemelen klimalı ortamda çalışma imkanınız olur.

AC'ye gelirsek..


Güzeldir AC. Ben beğenmiştim en azından. Okyanus manzaralıdır bi kere. Akşam üstü Boardwalk'ta yürümek, chairridelarla tanışıp muhabbet etmek, görece değişmekle beraber geceleri partiye gitmek eğlencelidir.

Çok fazla Türk WATçı vardır. Dolayısıyla İngilizceniz pek de gelişmez. Hiç öyle biz Türklerle takılmayız olayına girmeyin, siz onlarla takılmazsanız onlar sizinle takılırlar.. 

AC 2 parçadır. Otellerin vs bulunduğu sizin takılacağınız sahil kesimi ve zenci mahallesi tabir edilen gitmemenizi tavsiye ettiğimiz iç kesim. Sahilde adım başı polisler devriye gezer, o yüzden güvenlik sıkıntısı yoktur.

AC kumarhaneler şehridir. Çok fazla kumarhanesi olduğu için almaz bu ismi bizzat şehir kumarhaneler için kurulmuştur. Ama buradaki gibi batak yerler gelmesin kumarhane deyince, tam Amerikan filmlerindeki gibi Casinolar.

Konaklama konaklamayı kimin ayarladığına göre değişir. Sponsorunuz ayarlıyorsa haftalık 50 dolara 2 kişilik odada bir evde 8 kişi çok rahat yaşarsınız ama diğer durumda otelde kalmanız gerekir zira 3 aylık öğrenciye kimse ev kiralamaz. Otellerde de fiyat değişir. Biz 4 kişi 2 double yataklı odada 75 dolara kalmıştık. Otelde de bol miktarda fare vardı. Fındık faresi, ufak olan. Bir zararları yok ama mide bulandırıyorlar yine de. 

Yaz ortalarında arkadaş başka bir otelde tek kişilik odaya 75 dolar vermiş haftada. Biraz araştırmaya bakıyor o. İlk gittiğinizde kalmanız için adresleri verebilirim isterseniz.

İlk gittiğinizde sakın gidip de Boardwalk üzerindeki mekanlarda yemek yemeye kalkmayın, sonra verdiğiniz paraya çok acırsınız. Yiyecek alışverişinizi Atlantic Street üzerindeki Save a Lot isimli marketten yapmanız adının hakkını vererek hakikaten tasarruf yapmanızı sağlar. Boardwalk'ta 1 şişe suya verdiğiniz parayla burda 24lü koli alabildiğinizi gördüğünüzde boşa harcadığınız paralar içinizi yakabilir..

Benim deneyim ve fikirlerim bunlar. Tahmin ettiğimden de uzun oldu, biriktirdiysem demek.. :) Ayrıca sormak istediğiniz birşey varsa yapabildiğim kadar cevap vermeye çalışırım. Sormaktan çekinmeyin lütfen.

İyi günler..

"Biz 2013 WAT programı için en erken basvuranlardanız. İngilizce seviyemiz de upper ile advanced arası diyebilirim. Şirket bize bu işi çok tavsiye etti. Açıkçası işten çok memnun geçen sene gidenler. Çok eğlenmisler fazla mesai almışlar falan filan. Tabi biz şirketimize güvenmeyip sizin gibi orada tecrübe etmiş kişilerle görüşüyoruz işi kabul etmeden. Size sormak istediğim sizce bu kadar da erkenken bu isi kabul edelim mi? Yoksa daha iyi iş imkanı çıkar mı karşımıza, hem iş hemde lokasyon açısından? (Çünkü biz de New Jersey'e sıcak bakmıyorduk çok Türk olur diye) Yani tavsiye edebileceğiniz yer ya da iş ne olabilir WAT için?"

Gittiğiniz her yerde Türk olacak, o sebeple fazla bir beklentiniz olmasın. Bir kere siz kendiniz 3 Türk beraber gidiyorsunuz, başkasına ne hacet.. 

Daha iyi bir işi neye göre arıyorsunuz? Para mı? İngilizce mi? Ortam mı? Aslında işlerin pek de birbirinden farkı yok. Ama tipli işlerde daha fazla kazanırsınız. Nedir bunlar; garsonluk, housekeeperlık vs. Şahsen ben tekrar gitsem bu ikisinden birini seçerdim. Cebimi doldurur, en ucuz geziyi yapar, bavulumu hediyeyle doldurur öyle dönerdim. Yalnız dikkat! En kısa değil, en ucuz gezi.. Sırt çantamla 2 gece sokakta sabahlayabiliyorum, bu da 2 gece otel parası vermemek demek. ama tek başına tehlikeli, yanınızda bir kaç kişi daha olsun mutlaka, Amerika'nın dibine vurun..

İngilizceniz evet gelişecek ama çok da büyük hayaller kurmayın derim. Aynı paraya 1 ay İngilizce kursuna gitseniz İngilizceniz daha fazla gelişir. Bu bir gerçek. 

Diyeceksiniz ki şimdi İngilizcem gelişmeyecek, sokakta sabahlayacaksam, niye gidiyorum rezil olmaya mı? Onun da tadı başka oluyor diyelim. WAT yaşanabilecek kıymetli anılardan birisi, anlatmakla olacak gibi değil. Biraz macera sevmek gerekiyor hakkını verebilmek için.

Şirketinizin size bu işi tavsiye etmesine gelince, her satıcı önce satılmayan ürününü sunar ki önce o bitsin. Kaliteli, iyi olan ürün zaten satar, önemli olan satmayanları satabilmek. Bu bağlamda bakarsanız daha mantıklı karar verebilirsiniz sanıyorum. Unutmayın ki müşteri olan ve memnun olması gereken sizsiniz onlar değil. İşleri reddetmekten çekinmeyin. Onlar sizi illa ki bir iş bulurlar, siz istediğiniz işi seçin. 

Şirkete karşı net olun. Ne istediğinizi tam olarak belirtin. Sundukları işler için kontenjanlarını, sizden başka kaç kişi göndereceklerini, saatlik ücretini, haftalık kaç saat alabileceğinizi ve overtime verip vermediklerini, veriyorlarsa ücret politikalarını, tip-sezon sonu bonus olup olmadığını, konaklama ve haftalık giderin önerdikleri eyalette ne kadar tutacağını vs. sorun ama inanmayıp bana yaptığınız gibi daha önce o işlerde çalışmış ya da o eyalette bulunmuş kişilerle görüşün ondan sonra karar verin. 

Biliyorum çok zor geliyor şu an ama yazın hem kendinize hem şirketinize küfretmemeniz için bunları şimdiden düşünmeniz lazım.

Atlantic City ve Work&Travel hakkında verebileceğim genel bilgiler bunlar. Ben asıl WAT'ı Connecticut'ta yaptım. Asıl anılarım orada. O da bir sonraki yazının konusu olur. 

Güzel günlerde görüşmek üzere..


EBS


14 Mart 2015 Cumartesi

THY Öğretmen Alımı

Merhabalar,

Esas niyetim İngiltere'de Master hakkında yazılar yazmaktı lakin arada bir de THY deneyimim oldu ki bu süreçte internette bulunan bilgilerin yetersizliği beni bu yazıyı yazmaya itti. İngiltere'de Master hakkında yazan milyonlarca blog bulabilirsiniz sonuçta, biraz bekleyebilir.

Efenim bundan 3 ay kadar önce bir arkadaşım mesaj attı "EBS, THY öğretmen ilanı açmış, dil istiyor, yüksek lisans istiyor bi' baksan?" deyu. İş aramadığımdan ve zaten İngiltere'ye gitmek niyetinde olduğumdan üstüne üstlük bir de evvelde yaşadığım ve Öğretmenler Odası başlıklı yazımda bahsettiğim staj tecrübesi dolayısıyla öğretmenlik yapmak gibi bir niyetim olmadığından başlarda mesafeli yaklaştım. Sonrasında düşündüm, taşındım. Öğretmenlik benim hayalimde olan meslek, sonradan fikir değiştirsem de.. MEB koşulları malum, belki THY farklı olur, adamakıllı bir öğretmenlik tecrübesi yaşama imkanım varsa bu ne MEB'de ne de pıtır pıtır dört bir yanda açılan kolejlerde olur. THY'de belki..


Yaklaşık 1 aylık git-gel sonucu bir gece bir çılgınlık yapıp başvurdum. Başvurdum da noldu. Benim gibi milyon kişi başvurduğu için ilk aşamayı geçip sınava davet edildiğimi öğrenmem 1 ay sürdü. Tam "herhalde artık haber çıkmaz" derken bir akşamüstü "Yetenek Sınavı"na davet edildiğimi haber veren bir mail aldım. Yetenek Sınavı ne ola ki diye internetten araştırsam da pek tatmin edici bir cevap alabildiğimi söyleyemem. Dolayısıyla bir Ya Nasip! çekip soru işaretleriyle beraber belirtilen gün ve saatte sınava katılmak üzere THY'nin Florya'daki Uçus Eğitim Merkezi'ne vardım.


İçerde benim gibi yaklaşık 40 kişi vardı. Ancak sayı sizi yanıltmasın bu yalnızca bana verilen randevu saatinde orada olan adaylardı. Gün içerisinde yarım saatte bir randevu vermişler ki sadece 1 gün mü yoksa daha fazla mı sürdüğünü de bilmiyorum. Vel hasıl 40 kişi kalktık "Sınav Merkezi" namlı bir bilgisayar laboratuarına girdik. Paravanlarla ayrılmış bölmelere dizim dizim inci gibi dizildik. Sınav online olacakmış. Sabah kardeşimden rica minnet aldığım silgiye gözlerimi devirip çantaya attım.

Fazla uzatmayayım lafı sınavda 45 soru 20 dakika vardı. Sorular Türkçe, Matematik ve Mantık soruları idi. ALES'in epeyce kolay bir versiyonu gibi düşünün, aksi takdirde 20 dakikada yetişmesi mümkün değil zaten. Yanlışlar doğruyu götürmüyor ancak sallama işini sona bırakmayın süre bittiğinde ekran donuyor ve hayal kırıklığı yaşanıyor boş kalan sorulara. Sonradan duydum ki bazıları sınavın başında hepsini bir şık işaretleyip sonra çözmeye başlamışlar, mantıklı.

Sorular maalesef detaylarıyla aklımda değil ancak 1-2 tane şekil sorusu vardı "Hangisi diğerlerinden farklıdır?" gibisinden. Problemler vardı, yaş, yol vs. Deyim sormuşlardı "Hangisinin açıklaması yanlıştır?" tarzında. Bir de anagram soruları vardı. Öyle şeyler işte. Bir ALES denemesi alıp çözerseniz soru tiplerini görürsünüz zaten ama dediğim gibi ALES'in aşırı basitleştirilmiş haliydi.

Neyse efenim bu saf yazarınız bazılarının yaptığını yapmayıp boşları sona bıraktığı için süre bitip de ekran donduğunda yalnızca 40 soru işaretleyebilmişti. Ancak kendimden epeyce eminim ki işaretlediklerim doğruydu. Ki zaten sınavı geçmiş olmam da THY'nin de benimle aynı fikirde olduğunu gösteriyor.

Sınavdan 4-5 gün sonra yine bir akşamüstü "Sınavı başarıyla geçtiğimi ve mülakata davet edildiğimi" anlatan bir mail daha aldım ancak sevincim kısa sürdü, zira Yüksek Lisans Diploması gibi bende olmayan bir belgeyi istiyorlardı. Başvuru formunda yüksek lisansı Haziran'da bitireceğimi yazmıştım ama herhangi bir itiraz almadan sınava davet edilmiştim bu ne demekti şimdi? Öğrenmek için İK'ya mail attım, durumumu açıkladım "Böyleyken böyle ne yapayım, öğrenci belgesi getirsem olur mu?" deyu. Olmazmış. Mezun olma şartı varmış, mülakata alamazlarmış.

"Hıh. Ben de İngiltere'ye gidiyordum zaten çok da umrumdu" diye cevap atmadım ama içimden dedim. Dolayısıyla mülakata gitmediğim için sürecin devamı hakkında bir şey yazamayacağım ama umarım buraya kadarlık kısım yeni başlayacaklara bir nebze olsun ışık olur.

Bir de bu süreç bana azcık güven aşıladı. İlan bir daha açıldığında muhtemelen mezun durumda olacağım ve yine THY'de çalışmak istersem ilk iki aşamayı kolaylıkla geçebileceğim. Mülakat noktasında belli olmaz ancak yine de olsun.

Sözün özü arada bir de THY deneyimi edinmiş olduk böylece. Başıma daha enteresan şeyler gelirse yazarım. Bu aralar Interrail'e taktım bakalım. Hea ben size daha Work&Travel anılarımı da anlatmadım değil mi? Bir dahakine onu yazayım durun. Sonra Interrail'e dair bildiklerimi paylaşırım. İngiltere mevzuuna da bir ara geliriz elbet. İngiltere Vizesi prosedüründen tırstığımdan bahsetmiştim yalnız bir firma buldum CSS Müşavirlik namlı, zannedersem onlarla çalışacağım. www.cssmusavirlik.com

Güzel günlerde görüşmek üzere..


EBS