24 Ocak 2015 Cumartesi
İngiltere'de Master
Merhabalar efenim,
Tahmin edilebileceği üzere yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Gerçi herhangi bir yazı dizisi mevcut olmadığından sayfa içerisinde ilk yazı dizisi demek daha doğru olur sanırım.
Eğitim hayatım süresince yurt dışında eğitim almak gibi bir hayalim/planım vardı. Henüz alanımı dahi seçmemişken kafaya koymuştum hatta. Üniversiteyi yurt dışında okumak istedim, olmadı. Master yaparım deyu kendimi avuturken okulun bitmesiyle beraber yaşanan bir takım talihsizlikler sonrası yine burada kaldım ve yüksek lisansa başladım.
Gerçi iyi de oldu. Zira yüksek lisans eğitimim esnasında karar verdim şu anda eğitim almayı planladığım alana ve yine bu sayede okul için ön hazırlık yapmaya fırsat buldum.
Geçtiğimiz hafta, yaklaşık 1.5 yıl önce gözüme kestirdiğim üniversiteden kabul aldım. Sonucu zıplayarak karşılayamamamın yegane nedeni mülakat esnasında kimi eksiklerimden bahsetmeleri ve okula başlamadan önce muhakkak bunları tamamlamam gerektiğini söylemeleriydi.
Okul başlangıcı Eylül 2015. Önümde Haziran'dan önce teslim edilmesi gereken bir tez ve yeni master için öğrenmem gereken konular var. İnanırsak olur bence!
Bu gereksiz ama tanıtıcı olduğunu umduğum girişin ardından ilerleyen günlerde sıralı veya karışık olarak; okul araştırması, başvuru süreci, eğitim danışmanlığı firmaları, burs başvuruları, ön hazırlıklar, İngiltere vizesi başvurusu (ki kendisi epeyce korkutmaktadır şahsımı), seyahat, ilk İngiltere gözlemleri, okul başlangıcı, part-time çalışmak, dersler ve ödevler, hocalar, ilişkiler, sosyal hayat, aç kalmamak vs vs kısaca İngiltere'de master yapan bir insanın yaşayacağı tüm süreçleri burada dilim döndüğünce ve klavyem yettiğince anlatmaya çalışacağım.
İngiltere'de master eğitimi almak niyetinde olan genç dimağlar; takipte kalın.
Güzel günlerde görüşmek üzere..
EBS
8 Ocak 2015 Perşembe
Serhat Kılıç Söyleşisi ve Akrep'e Dair
Geçenlerde- tamam ya tam tarihiyle 29 Aralık 2014 Pazartesi günü (oldu mu?) Serhat Kılıç'ın Başkent Üniversitesi'nde söyleşisi vardı. Öğrenci olmak halini bu yüzden seviyorum. İyi kötü bir çevreniz varsa hemen hemen her okuldaki ilginiz dahilinde bulunan etkinlikler bir şekilde kulağınıza geliyor. Ben de Başkent Üniversitesi'nden bir arkadaşım aracılığıyla söyleşinin haberini aldım. Ve tabi ki pek yakinim iki güzel arkadaşımla salonda yerlerimizi aldık.
Serhat Kılıç oldukça şık bir kıyafetle girdi kapıdan. Heyecanla bekleşen kalabalık far görmüş tavşan gibi bakakaldık. Açılış konuşmalarının ardından -sahi ne zamandır söyleşilerin açılış konuşması var?- sahneye çıkan Serhat Kılıç başta kimsenin soru soramaması üzerine kendisi anlatmaya başladı. Millet sonradan açılıp sormaya başladı, soru geldikçe daha da şevklenerek anlattı.
Okul'dan bahsetti yine elbette, Beyaz Show'da olanlara dair bir iki şey söyledi, kendi okul yıllarından anekdotlar anlattı, Lemi Bilgin'in yükseltinin üzerinden yere düştüğü meşhur hikayeyi tekrar canlandırdı. Lemi Bilgin'den bahsederken yanılmıyorsam tiyatro sahnelerindeki son oyunu olan ve Altan Erkekli ile beraber oynadıkları, Lemi Bilgin'in Eşber Yağmurdereli'yi canlandırdığı Akrep isimli oyunu es geçmedi.
Oyunu bilip bilmediğimizi sordu, sessizlik. Bir Allah'ın kulu da kalkıp demedi "nerden bilelim, Lemi Hoca o oyunu 1998'de oynamış, biz o zamanlar sabi sübyandık." deyu. Benim de sonradan geldi aklıma ancak o an mutlaka bilmem gerekirmişçesine mahçup olmuştum. "Eşber Yağmurdereli'yi tanıyor musunuz?" deyince yine bir sessizlik oluştu. Hadi bir öncekine açıklamam var ama bu ikinci soru hakikaten utanmayı gerektiriyor. Eşber Yağmurdereli'nin kim olduğunu öğrenince çünkü o an boş baktığım için ikinci bir defa mahçup oldum.
Epeyce merak ederek yaptığım minik bir Google taramasıyla çok şaşırarak Akrep oyununun videosunu buldum. Baştan sona tamamı ne mutlu ki Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından arşivlerden çıkartılmış ve YouTube'da yayınlanmıştı. Ertesi güne yetişmesi gereken işlere rağmen açıp aşağı yukarı 1.5 saat süren oyunun videosunu izledim, hayran kaldım. Oyunun linkini hemen aşağıda verip, izlemenizi şiddetle öneriyorum.
Akrep - Lemi Bilgin, Altan Erkekli - Ankara Sanat Tiyatrosu
Söyleşiye dönecek olursak şayet Serhat Kılıç sahnede durmadı. Oyunu da anlattı, Lemi Bilgin'i de anlattı, oynadı, güldü, güldürdü, eğlendirdi hatta tahminim ve umudum o ki kendisi de epeyce eğlendi. Sahnede yine sırılsıklam oldu. Sonra dönüp kendine kızdı, "hep ıslağım ben ama adam gibi giyinmiş gelmişsin dursana efendi gibi hale bak!"
Çabuk bitti ama söyleşi, bir anda hadi bir şarkı alalım, yok ama çıplak sesle olmaz, olur, olmaz, iyi hadi olsun derken hooop hadi uçak var demek suretiyle koşarak uzaklaştı kalabalıktan. Mübalağa etmiyorum, arkasında bir kalabalık koştururken baya önden yardırıyordu son gördüğümde.
Gitmeden söyleşi içerisinde sözünü verdiği selfie çekimini ve instagram'a eklemeyi ihmal etmedi ama. Bol tebessümlü bir anı bıraktı peşinde.
EBS
Serhat Kılıç oldukça şık bir kıyafetle girdi kapıdan. Heyecanla bekleşen kalabalık far görmüş tavşan gibi bakakaldık. Açılış konuşmalarının ardından -sahi ne zamandır söyleşilerin açılış konuşması var?- sahneye çıkan Serhat Kılıç başta kimsenin soru soramaması üzerine kendisi anlatmaya başladı. Millet sonradan açılıp sormaya başladı, soru geldikçe daha da şevklenerek anlattı.
Okul'dan bahsetti yine elbette, Beyaz Show'da olanlara dair bir iki şey söyledi, kendi okul yıllarından anekdotlar anlattı, Lemi Bilgin'in yükseltinin üzerinden yere düştüğü meşhur hikayeyi tekrar canlandırdı. Lemi Bilgin'den bahsederken yanılmıyorsam tiyatro sahnelerindeki son oyunu olan ve Altan Erkekli ile beraber oynadıkları, Lemi Bilgin'in Eşber Yağmurdereli'yi canlandırdığı Akrep isimli oyunu es geçmedi.
Oyunu bilip bilmediğimizi sordu, sessizlik. Bir Allah'ın kulu da kalkıp demedi "nerden bilelim, Lemi Hoca o oyunu 1998'de oynamış, biz o zamanlar sabi sübyandık." deyu. Benim de sonradan geldi aklıma ancak o an mutlaka bilmem gerekirmişçesine mahçup olmuştum. "Eşber Yağmurdereli'yi tanıyor musunuz?" deyince yine bir sessizlik oluştu. Hadi bir öncekine açıklamam var ama bu ikinci soru hakikaten utanmayı gerektiriyor. Eşber Yağmurdereli'nin kim olduğunu öğrenince çünkü o an boş baktığım için ikinci bir defa mahçup oldum.
Epeyce merak ederek yaptığım minik bir Google taramasıyla çok şaşırarak Akrep oyununun videosunu buldum. Baştan sona tamamı ne mutlu ki Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından arşivlerden çıkartılmış ve YouTube'da yayınlanmıştı. Ertesi güne yetişmesi gereken işlere rağmen açıp aşağı yukarı 1.5 saat süren oyunun videosunu izledim, hayran kaldım. Oyunun linkini hemen aşağıda verip, izlemenizi şiddetle öneriyorum.
Akrep - Lemi Bilgin, Altan Erkekli - Ankara Sanat Tiyatrosu
Söyleşiye dönecek olursak şayet Serhat Kılıç sahnede durmadı. Oyunu da anlattı, Lemi Bilgin'i de anlattı, oynadı, güldü, güldürdü, eğlendirdi hatta tahminim ve umudum o ki kendisi de epeyce eğlendi. Sahnede yine sırılsıklam oldu. Sonra dönüp kendine kızdı, "hep ıslağım ben ama adam gibi giyinmiş gelmişsin dursana efendi gibi hale bak!"
Çabuk bitti ama söyleşi, bir anda hadi bir şarkı alalım, yok ama çıplak sesle olmaz, olur, olmaz, iyi hadi olsun derken hooop hadi uçak var demek suretiyle koşarak uzaklaştı kalabalıktan. Mübalağa etmiyorum, arkasında bir kalabalık koştururken baya önden yardırıyordu son gördüğümde.
Gitmeden söyleşi içerisinde sözünü verdiği selfie çekimini ve instagram'a eklemeyi ihmal etmedi ama. Bol tebessümlü bir anı bıraktı peşinde.
Olur ya merak edilir, hayır efendim soru dahi soramadım, ondandır erken bitti diye hayıflanışım. Tam ben elimi soru sormak üzere kaldırırken geldi şarkı isteği, sonrası da fazlasıyla hızlı gelişti zaten. Sonra "şarkı söyletmeyin adama!" diyince ben kötü oluyorum. Neyse.
Güzel günlerde görüşmek üzere..
EBS
Okul Serhat Kılıç'a Teşekkür
Okul Serhat Kılıç'ın sosyal medya hesaplarıyla ilgilenen güzide insan veya insanlar, ilginize, alakanıza, nezaketinize, yazıları sonuna dek okuyabilen sabrınıza ve dahi inadınıza, sonrasında yetinmeyerek bir de paylaşım patlatışınıza teşekkürlerimi sunuyorum efenim..
Facebook'ta Okul Serhat Kılıç'ın resmi hesabında bloga ait paylaşımı görünce bayaa şaşırdım doğrusu. Bir baktım, sonra döndüm bir daha baktım. Önce birisi benim adımla hesap açmış sandım, "nasıl yea!?" dedim. Olan biteni sonradan idrak edebildim.
Evet bir yerlerde dikkat çekeceğini umuyordum bu blogun ama fazlasıyla çabuk oldu. Öyle ki handiyse günlük olarak kullanmaya başladığım bu mecraya topuklarımı arka ceplerime vurdurarak geldim. Şöyle bir kolaçan edip bir iki ufak düzenleme haricinde çekinilecek bir şey olmadığını görünce rahatladım şükür.
Tekrardan teşekkür ediyorum, mutlu ettiniz beni. Olur ya bu yazıyı da görürseniz Serhat Bey'e selamlarımı, sevgilerimi iletin lütfen.. :)
Güzel günlerde görüşmek üzere..
EBS
Facebook'ta Okul Serhat Kılıç'ın resmi hesabında bloga ait paylaşımı görünce bayaa şaşırdım doğrusu. Bir baktım, sonra döndüm bir daha baktım. Önce birisi benim adımla hesap açmış sandım, "nasıl yea!?" dedim. Olan biteni sonradan idrak edebildim.
Evet bir yerlerde dikkat çekeceğini umuyordum bu blogun ama fazlasıyla çabuk oldu. Öyle ki handiyse günlük olarak kullanmaya başladığım bu mecraya topuklarımı arka ceplerime vurdurarak geldim. Şöyle bir kolaçan edip bir iki ufak düzenleme haricinde çekinilecek bir şey olmadığını görünce rahatladım şükür.
Tekrardan teşekkür ediyorum, mutlu ettiniz beni. Olur ya bu yazıyı da görürseniz Serhat Bey'e selamlarımı, sevgilerimi iletin lütfen.. :)
Güzel günlerde görüşmek üzere..
EBS
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)